Aslanhane

16-17.yy’daki kaynaklara göre Ayasofya yakınındaki eski bir kilisenin içine saraya ait vahşi hayvanlar yerleştirilerek Aslanhâne olarak kullanılır. Büyük Saray’ın Khalke Kapısı adı verilen girişinde yer alan İsa Kilisesi, kesin olmamakla birlikte Osmanlı Dönemi’nde Aslanhâne’ye dönüştürüldüğü söylenen kilisedir. Bu yapının adeta bir hayvanat bahçesi gibi kullanıldığını gösteren bir minyatür “Şehname-i Selim Han” adlı eserde bulunmaktadır. Mısır’dan getirilen bir suaygırı başının Aslanhâne’de bir sehpa üzerinde teşhir edilmesini konu alan bu minyatürde bu yaratığı hayretle izleyen İstanbullular görülür.

18. yy yazarlarından İnciciyan’a (1758-1833) göre; Aslanhâne, Ayasofya ile At Meydanı (Hippodrom) yakınındaydı ve binanın üst katında nakkaşlara ait odalar bulunmaktaydı. Evliya Çelebi de (1611-1682) “Aslanhâne”nin üst katlarında hücreler bulunduğunu ve saray nakkaşlarının burada barındıklarını söyler. II. Mehmet Devri’den beri, vahşi hayvanların bulunduğu bu yapının üst katında nakkaşlar çalışmaktaydı. Yapının üst katının tamiriyle ilgili ve 1527-1528 yıllarına tarihlenen bir belge, nakkaş atölyelerinin erken dönemden itibaren burada olduğunu gösterir.

Belgelerde, Hassa Nakkaşhânesi’nden de söz edilmektedir. Hassa Nakkaşhânesi’nin yerinin belirlenmesindeki en önemli kaynak Şair Vehbi tarafından yazılan Sultan III. Ahmet’in şehzadeleri Mahmut ve Süleyman’ın sünnet düğününün anlatıldığı Surnâme’dir. Şair Vehbi, eserinde padişahın alayları seyretmek için Aslanhâne’nin yanında olan Nakkaşhâne’ye geldiğini anlatır. Bu bilgiler, binanın üst katlarının dışında, Aslanhâne’nin yanında bir diğer Nakkaşhâne’nin olduğunu göstermektedir. Kanuni Dönemi’nde (16. yy) yaşamış olan Matrakçı Nasuh’un İstanbul tasvirinde Aslanhâne olarak belirlenen Bizans kilisesinin sol yanında ve ona bitişik altı taş duvarlı, üstü kemerli, kiremit çatılı yapı muhtemelen Hassa Nakkaşhânesi’dir.

Fetihten sonra bu bölgede eski yapıların kalıntılarından da faydalanmak suretiyle bir “Cebehane” de yapılmıştır. Barut ve silah deposu olarak kullanılan bu yapı aynı zamanda kışla ve imalathane işlevi de görüyordu. İnciciyan 1802’de Nakkaşhâne’nin yandığını, 1804’de de Cebehâne’nin genişletilebilmesi için yıkıldığını söyler. 1808’de Alemdar Mustafa Paşa Ayaklanması sırasında 16 Kasım gecesi çıkan yangında Cebehâne de tamamen yanmıştır.

1997 yılında Four Seasons Otel’in bahçesinde 19 dönümlük bir arazide başlayan eski Bizans Sarayı kazısında, tarihe ışık tutacak pek çok bulgu ortaya çıkarıldı. Bizans’la birlikte Osmanlı ve Helenistik (2. ve 3. yüzyıl) döneme ait, sayısı yüzbinleri geçen eserin çıkarıldığı kazı çalışmalarının üçte biri tamamlandı.

Amerikan Arkeoloji Literatüründe yüzyılın en önemli 100 bilimsel olayı arasında gösterilen Bizans Sarayı kazısında, sarayın ilk ortaya çıkarılan bölümü olan arşivin ardından çok yol alındı. Kazıda son olarak yüz binlerce eserin yanı sıra İsa adına yapılan kilise olduğu tahmin edilen buluntularla, imparatorun kullandığı, büyük sarayın giriş kapısı olduğu rivayet edilen Halke Kapısı’nın duvarları ortaya çıkarıldı. Ayrıca imparatorun saraydan Ayasofya’nın ikinci katına geçmesini sağlayan köprünün temellerine ait olduğu sanılan bazı bulgulara da rastlandı.

Bizans Sarayı’nın duvarlarına eklemeler yapılarak 16. yüzyılda yapının kalıntıları üzerine Darülfün’un (daha sonra Adliye Sarayı oldu) inşa edilmiş. Ancak Bizans Sarayı’yla Darülfünun’u birbirinden ayıran yerler de var. Bizans tarihi, Osmanlı tarihinden “zaman tüneli” adı verilen bir koridorla ayrılıyor. Zaman tünelinde Bizans’tan kalma gemi, yıldız ve balık resimleri var.

Bizans’ta kilise olarak kullanılan binanın, Osmanlı döneminde nakkaşhâne olduğu, kazılar sonrasında ortaya çıktı. Senato kapısı, İsa Şapeli, aslanhâne ve nakkaşhâne olarak adlandırılan Bizans ve 16. yüzyıl Osmanlı birimlerine ait olduğu düşünülen bölümlerin hepsi bir yerde. Bizans’ta İsa adına yapılmış Khristos tes Khalkes Şapeli’nin üzerine Osmanlı döneminde nakkaşhâne, onun üst katına da aslanhâne inşa edilmiş. Böylelikle kazı sırasında tek bir bölümde birden fazla döneme ait bulgu ve esere ulaşılıyor.

Lions Hause

Acoording to 16th-17th century sources, in an old church at the neighborhood of Hagia Sofia, the wild animals of the Ottoman Palace were nested in. The name of the building was Aslanhane (lion house). Near to Byzantium Great Palace’s Khalke Gate , İsa (jesus) church  had been changed to Aslanhane. İn a miniature of the manuscript (Şehname-i Selim Han), this building was showed, used as a  zoo. In the painting, a hippo head on the table brought from Egypt was watched by the Istanbul people with astonishment.

Due to Inciciyan (1758-1833) a novelist from 18th century Aslanhane was near to Hagia Sophia and Hippodrome and at the upstairs of the building there were rooms of muralists. Evliya Çelebi (1611-1682?) mentioned at the upstairs of Aslanhane there were cabins and Palace’s muralists domiciled in  those cabins.Beginning from Sultan II. Mehmet period upstairs of Aslanhane was muralists’ place. A document about restoration of upstairs dated 1527-1528 had shown the ateliers of muralists were there, from an early period. At the documents of the palace Hassa muralist house was mentioned. To find where the building was the most important source, a manuscript “Surname”, that written by poet Vehbi. In Surname, the circumcision feast of Sultan III. Ahmet’s sons, Mahmut and Süleyman narrated. The poet Vehbi had written that Sultan came to the muralist house near Aslanhane to watch the feast.Those information shows that there was a one more muralist house besides the muralist house on Aslanhane’s upstairs. In the  famous muralist Matrakçı Nasuh’s painting, there was a building at the left of Aslanhane, bottoms walls from stone, upstairs arched and there was a tiled roof. This building should be the Hassa muralist house.

After İstanbul’s conquest, on remnants of old Byzantium buildings Cebehane (gun store) was built. This building was used as weapon and gunpowder storage, workshop, barrack. İnciciyan mentioned that the Muralist house was burnt in 1802 and to widen Cebehane, it was destroyed. At the raid of Alemdar Mustafa Pasha, at a fire Cebehane was burnt on 16 November 1808.

At excavation of Byzantium Palace, in Four Seasons Hotel’s 19 acre garden, many historical discovery was made in 1997. Although only one third of excavation was finished; up to second and third century(Hellenistic) period, Byzantium and Ottoman periods, some 100,000 piece of articles were found.

İn the American archaeological literature, Byzantium excavation  was showed among the century’s most important 100 scientific events. At the excavation the first part unearthed, was the archive of the palace and many new sites were found by continuing the excavation. The last sites found were Isa (Jesus) church remnant, Palace’s Khalke gate remnant, and a base remnants of a bridge from the Palace to the Hagia  Sophia’s second stage .

With addings to Byzantium Palace’s walls, Darülfünun (madrasah) was built over the remnants of the palace at 16th century. After Darülfünun, this building was used as courthouse. There are places that seperate Darülfünun and Great Palace . Byzantium history is separated  from Ottoman history with a corridor named “time tunnel”. There are ships, stars and fish pictures in the time tunnel from Byzantium. Building that was used as a church in Byzantium period then as a muralist house in Ottoman period  was discovered after excavations. Senate gate, Jesus Chapel, Aslanhane and Muralist house are all  in the same site. At Byzantium period Khristos  tes Khalkes chapel was built, over the Chapel  remnant, Aslanhane and muralist house was built in the Ottoman period. At the excavation pieces from  more than one period were discovered in a single site.