Şehrin ileri gelenleri bir gece Hz. Mevlâna’ın sohbet meclisinde toplandılar. Herkes kendi önüne birer mum yaktı. Hz. Mevlâna ise kendi önüne küçücük bir mum yaktırdı. Bu hal herkesin oldukça garibine gitti. Bazı akılsızlar riyâkârca semâ etmeğe davrandılar. Hz.Mevlâna bu gösteriş meraklısı cemaate “Bizi küçücük hakîrce mumumuz, sizin büyük mumlarınızın cânıdır. Eğer kabul eylemezsen nazar edin.” Dedi ve üff deyüb kendi mumlarını dinlendirdi. Hazret kendi mumunu üfleyip söndürdükten hemen sonra muma tekrar üfleyerek onu yakar. “Ehli meclis tahammül edemeyüb havflerinden feryâd ettiler.” Gerçek Hak dostları ise şâd oldular. Bu olaya ibretle şahit olan dostlar kendinden geçerek hep beraber, huşû içinde gün doğana kadar semâ ettiler. Sabah olunca gördüler ki herkesin mumu çoktan yanıp sönmüş, oysa Hz. Mevlâna’nın mumu halen yanmakta, üstelik de mumun etrafında bir pervane dönüp durmaktadır.
Allah Adamı’nın alıp verdiği nefeste bile aydınlık vardır. “Ehlüllâhın mübarek nefeslerinde olan tesirin bilinmek lâzımdır.”
Candle
CANDLE
One day, notables of the city gathered at the Mevlana’s conversation assembly. Everyone lit a candle in front of them. Mevlana lit a very small candle in front of him. This situation was a very strange to everyone. Some fools tried to start whirling hypocritically. Mevlana told the astentatious congregation “our small candle is your big candles? vitality, watch now!”. He blew out his candle and the candle went out. After then he blew the candle again. Candel lit by his breath. Some of the notables got scared and wailed. Real God friends became happy. Real friends that witnessed with lore, the event, tempted and began whirling. Whirling lasted until sunrise. In the morning they saw, everybody’s candle except Mevlana’s consumed. His small candle was lit and a moth was flying around it. There is a luster in God’s man’s breath. The effect of the God’s Man’s breath should be known.