Haçlılar

HAÇLILAR’IN KUTSAL İSTANBUL ZİYARETİ

Hıristiyanlık ve İslam’ın savaş meydanında karşı karşıya gelmesi halinde Bizans’ın Hıristiyanlar tarafında saf tutacağı varsayılıyordu. Ne var ki hiçbir haçlı istilasında Ortodoks Bizans, kesin olarak Hıristiyanlar tarafında yer almadı. Bu gün “Haçlı Seferi” olarak adlandırılan, Batılı koalisyon güçlerinin ilk istilâ harekâtında, Anadolu’nun, Türkmen’ler den alınıp Bizans’a iade edileceği sözü ancak Antakya’ya kadar tutulabildi. Antakya kale surları içindeki Firuz adlı bir Hıristiyan papazının kale kapısını gizlice haçlılara açması sonucu bir gecede on bin sivilin kılıçtan geçirilmesiyle bölge Haçlıların eline geçti. (batılıların önayak olduğu bu sivil katliamlarında bilinen rekor 1980’lerde Ruanda’da 10 günde 1 milyon sivilin kılıçlar ve baltalarla katledilmesidir). Anadolu ve Ortadoğu’nun batılılarca talan edilmesi işi, o dönem Avrupası’nın, özellikle çapulcu ayak takımı için (Yunanlı tarihçi Yerasimos’un deyişiyle, münzevi Pierre komutasındaki çingene ordusunun) bir geçim kaynağı ve yatırımcı prensler- beyler için de talan getirisinin bolluğu nedeniyle kârlı bir sektör haline geldi. Bu saldırı hareketini, o gün bu gün telaşla kutsal amaçlara bağlamaya çalışmak batılıların hemen hepsinin milli duyarlılığı haline gelmiştir. Bu Avrupai talanın birincisindeki kutsal başıbozuklar ordusu, 1,5 yıl Anadolu’da Bizans topraklarını yağmalayarak geçindiler.(1096-1097) Ganimetin tadını alan medeni ülke(!) temsilcileri 1144’de daha büyük bir kutsal operasyonla tekrar Bizans’a saldırdılar. Bu koalisyon güçleri Anadolu içlerinde eriyip gitti. 3. Haçlı seferinin sahte nedeni Selahattin Eyyubi’nin aldığı Kudüs’ü Müslümanların elinden kurtarmaktı. Ancak Selçukluların batıdaki tek müttefiki olan (bu yüzden kendisine batılılarca Barbarossa lakabı takılan) I. Frederik, 1189’da Bizanslılarla savaşarak öncelikle Edirne ve Filibe’yi Bizans’tan kurtardı(!). Bu kutsal ordusunun lideri olan Barbarossa yağmalarla tekrar Antakya önlerine kadar geldi, ancak kutsal komutanları Zap suyunu geçerken boğularak öldü ve adamları da dağılıp gitti. (Batılı güçlerin Çanakkale savaşları için toparladıkları büyük savaş filosunun Amiral Gemisine işte bu Barbarossa’nın adını verdiler.). Haçlıların asker kılığındaki adamları, yerli halkın yardımıyla gemilere bindirilip ülkelerine geri yollandılar.

Resim 1204 yılında Avrupalıların 4. istilasını tasvir etmektedir. Irak’ın 2003 yılında uğradığı saldırı sırasında batılıların komutanı olan George W. Bush’un Beyaz Saray’ın bahçesinde söylediği gibi, bu da kutsal bir haçlı seferiydi ve de her safhası batı medeniyetinin gerçek kutsal değerlerini oluşturuyordu. Şöyle ki: Zap suyunda boğularak ordusu dağılan Barbarossa lakaplı I. Frederik’in torunu Philipp bu kez haçlı ordusunu Venedik gemileri ile Mısır’a çıkarmayı önerdi. Böylece Kudüs yolu daha kısa olacaktı, ama haçlı seferlerinin ne kadar kârlı bir iş olduğunu iyi bilen Venedikliler, bu kutsal haçlı seferi için öyle bir para istediler ki Philipp’in bu parayı denkleştirmesi mümkün değildi. O zaman Venedik’in inançlı Hristiyan yöneticileri bu sefer ücretin para olarak değil de, hazır elinde bu kadar silahlı adamı olan Philipp’in, Macarların elinde bulunan zengin Zadar eyaletini alıp kendilerine vermesi karşılığında da bu kutsal seferi finanse edebileceklerini bildirdiler. Bu ayıplarından dolayı her ne kadar Roma’daki papa önce Venedik’i aforoz ettiyse de hemen akabinde Philipp’in, Papalık payını 800.000 altına çıkarmasıyla aforoz büyük bir coşku ile kaldırıldı (tabii ki İstanbul Bizanslılardan alınınca Ortodoks kilisesinin de gelirleriyle birlikte Papa’ya bağlanacağı sözü ile birlikte). Böylece Avrupalıların Hıristiyan ordusunun Anadolu’yu Müslüman hegemonyasından kurtarılması ile ilgili Kutsal (!) operasyonu, uzun pazarlıklar sonucu 1203 Haziran’ında İstanbul surları önünde başladı. İlk iş olarak, Bizans İmparatoru değiştirilerek yerine küskün bir prens olan IV. Aleksios tahta geçirildi. Artık Kutsal ordular kendilerine söz verildiği üzere yeni İmparatordan tahsilatlarını yapıp memleketlerine birer kahraman olarak dönebilirlerdi. Yeni İmparator müsadere yoluyla Papa’ya söz verdiği 800.000 altının 400.000’ini toparladı, ama bu kutsal davanın faturasının ikinci taksitinin ödenmesinde zorlanmaya başladı. Paranın tahsil edilen kısmı Venedikliler ile Kutsal ordu arasında eşit olarak paylaşıldı. Ancak haçlılar aldıkları payı olduğu gibi Venedik gemilerine, Venedik-İstanbul arası nakliye bedeli olarak ödeyince ellerinde hiçbir şey kalmadığını gördüler ve tabii ki, bakiye 400.000 altınlık borcun vadesinde ödenmesi için taze İmparatoru sıkıştırmaya başladılar. İmparator IV. Aleksios’un onları yatıştırmak ve memnun etmek için sarfettiği çabalar İstanbul halkının sabrını taşırmaktan başka bir işe yaramıyordu (Yerasimos’un tabiriyle). Sonunda halk isyan etti ve yeni imparatoru tahttan indirdi. Yerine geçen yeni kral bu borcu ödemeyi reddetti ve işte olanlar o zaman oldu. Avrupa Medeniyetinin bu Kutsal ordusu alacaklarını kendileri tahsil etmeye karar verdiler ve Müslümanları Anadolu’dan atma inancı ile yola çıkan ordu İstanbul’da bir çek-senet tahsilat çetesi olarak icra-yı faaliyete geçti. Şehir Nisan ayı başından 16 Nisan’a kadar sistematik olarak yağmalandı, yakıldı ve yıkıldı. Yetmezmiş gibi, 15 günlük planlı talandan sonra kutsal ordunun şövalyelerine ayrıca 3 günlük bireysel talan hakkı verildi. Sanat eserleri kaidelerinden sökülerek gemilere yüklenip Venedik’e taşındı. Çalıntı mallarla dolu kimi gemiler ağırlıklarına dayanamayıp yolda battı. Bunlardan en meşhurları yıllar sonra İtalya’da Barletta kıyılarına vuran ve bu yüzden Barletta Kolosu diye anılan 5.10 metrelik İmp. Markianos’un bronz heykeli -ki İmparatorluk döneminden kalabilen tek bronz heykeldir. Ayrıca 4. Bizans İmparatorunu kucaklaşırken gösteren Tetrarkhes Leraut adı verilen meşhur heykeller grubu da batı medeniyetinin haklı bir gururu olarak bu günkü San Marko meydanını süslemektedir. Bu grup heykelin İstanbul’daki yerinden sökülerek kaçırılması sırasında kopan arka bacaklardan biri 1965’de Myrraleion kilisesi bahçesinde yapılan kazılarda bulunmuştur. Gene Bizans’ın devasa boyutlardaki 4 atlı heykeli de bugün hala San Marko meydanında bulunmaktadır. Ayasofya’nın kubbesi üzerindeki büyük altın haç, Dikilitaş’ın dış yüzeyini kaplayan altın plâkalar yağmadan kurtulamadı. Şehrin efsanevi zenginlikleri asker kılığındaki çapulcular tarafından yağmalandı. İskenderiye kütüphanesinden daha büyük olduğu bilinen Bizans İmparatorluk Kütüphanesi ve binlerce elyazması kitap yollarda yakıldı. Kiliselerin talan edilmesi sırasında kaçırılan fildişi oymaların (diptikonlar) çoğu bugün Paris, Floransa, Madrid ve Berlin’de bulunmaktadır.

Kurtarıcı Haçlılar 400.000 altın alacakları karşılığında 3.600.000. altın ele geçirdilerse de bu parayı da Venediklilerle paylaşmak durumunda kaldılar.
Parasal tahsilatı tamamlayan Batılılar, talanın yan ürünü olarak, İstanbul’da bir Latin imparatorluğu kurup Ortodoks kilisesini de lağvettiler. Sonra Girit ve Eğriboz gibi adaları alarak, Bulgaristan’da, Mora’da ve Selanik’te kutsal vazifelerini yerine getirmeye durmaksızın devam ettiler.
Resmin sağ alt kısmında çadırı içerisinde görünen şahıs; taht kavgaları yüzünden ülkesinden kaçarak Doğu Roma’ ya sığınan Selçuklu Prensi IV. Gıyasettin Keyhüsrev’dir. Mahiyeti ile beraber yaşamış olduğu konaktan, Hıristiyanların birbirine yaptığı zulmü hayretler içerisinde seyretmiştir.

The Sack Of Constantinople

If Christianity versus Islam war occurs, Byzantium should be thought as the ally of Christianity. But in non of the crusader invasions, Orthodox Byzantium was definitively took sides with the Christians. Today it was named Crusade, the first invasion of the western coalition forces oath was; taking Anatolia from Turkmenians and giving it to Byzantium. Crusaders fulfilled the oath until Antakya was invaded. A Christian priest Firuz secretly opened the gate of Antakya castle. Crusaders entered the castle and slaughtered 10,000 civilians. After that Crusaders invaded the region. The biggest of the civilian slaughters led by the westerners was; in ten days 1,000,0000 civilians slaughtered by swords and axes in 1980 in Ruanda. Anatolia’s and middle east’s raid was a job at that time, for the plunderer rabble of Europe (up to historian Yerasimos, under the command of anchoretish Pierre; the gipsy army) was livelihood; for the investor princes; due to abundance of plundered richness, it was very profitable. It has been the national sensitivity of the westerners, to connect this raid happening for holly purpose since medieval. At the first crusade, plunderer army, for one and a half year plundered Byzantion lands in Anatolia in 1096-1097. Enjoying the plunders, the representatives of civilized countries attacked Byzantium with a bigger sacred army in 1144. These crusaders were assimilated in Anatolia. The third crusade’s fake reason was to resque jerusalem from Muslims commanded by Selahattin Eyyubi. Seljuks only ally in the West, I. Frederick (because of this westerners named Frederick, Barbarossa) fighting with Byzantines saved Edirne and Filibe(!)in 1189. The commander of sacred army, Barbarossa came in front of Antakya with plundering. But he drowned when crossing Zap stream and his soldiers were disbanded.(Western forces named, the flagship of the group assembled for Çanakkale wars; Barbarossa). Sacred army soldiers were sent back to their countries with the help of regional people by their ships. Barbarossa’s grandson Philipp, wanted to disembark Egypt with Venice ships after Barbarossa’s death because of Kudüs way would be shorter. But Venetians knew how profitable was the sacred expedition and wanted huge amount of money from Philipp. As Philipp couldn’t pay the money, Venetians religious rulers proposed a second bid. They wanted Philipp conquer the Hungarians Zadar province with his sacred army and give it to Venetians, after that Venetians should finance the crusade to Egypt. The Pope in Rome excommunicate Venetians for their immoral bid. But Philipp raised Vatican’s payment to 800,000 gold coin and promised if İstanbul is conquered Orthodox Eastern Church be connected to Vatican with all of its income. So the excommunicaton of the Venetians was cancelled with great enthusiasm by the Pope. So the sacred(!) operation, Europeans Christian Army’s saving Anatolia from Muslim domination, after long negotiations, in front of the walls of İstanbul has begun in 1203. The first job was changing Byzantium emperor; resentful prince IV. Aleksios became the new emperor. Now the holy army, as they were promised that they could collect gold from the new emperor and return their homelands as heroes. New emperor could collect only half of the gold, 400,000 gold coins from his people by confiscation. The money divided equally between Venetians and holy army. Philipp paid all they got to Venetians as the shipping of the army from Venice to İstanbul and impressed emperor for the second installment in time. But the emperor couldn’t collect gold from his people, and he was in difficulty to pay the second installment. Emperor IV. Aleksios’s efforts to placate and please the people; eroded the peoples patience (Yerasimos’s description) ,at the end people rebelled and deposed emperor IV. Aleksios. The new emperor rejected to pay the installment. Sacred army decided to take the installment themselves from İstanbul’s people. Istanbul was burned, destroyed, plundered from the beginning of April to 16 april. After 15 days of plunder, commander gave 3 days permission for personal plunder to the soldiers. The works of art were removed from their pedestals and transported to Venice by ships. Some of the ships loaded heavily with stoled goods sank on the way to Venice due to their weight. The most famous of those sank goods was Emperor Markinanos’s bronze statue. That statue found in İtaly’s Barletta shore. It was 5,10 meters high, and the only statue from the emperors period. Also the statue group that shows fourth Byzantium emperors embrace that justified pride of western civilisation Tetrarkhes Leraut, decorates San Marco square. During this statue group removal from pedestal broken leg of a statue was found in İstanbul at Myrraleion Church’s garden excavation. Also Byzantions huge sized four cavalier statue is at San Marco square today. The golden cross on top of the Hagia Sophia dome, golden plaques on obelisks surface were plundered too. Byzantium Empire Library known that bigger than library of Alexandria and the manuscripts in it were burned by the crusaders. Ivory carvings plundered from churces of Istanbul are today in Paris, Madrid, Florence, Berlin. Crusaders captured 3,600,000 gold coins instead of the installment 400,000 gold coins. They also shared the money with Venetians. Westerners with completing the money collection, established a Latin Empire in İstanbul and abolished the Orthodox church. After that they invaded Girit and Eğriboz islands and went on Bulgaria, Morea, and Thessaloniki.

At the right bottom of the Picture Seljuk prince IV. Gıyaseddin Keyhusrev, in the tent, takes place. He escaped from his country to East Rome Empire because of reign struggles in his country. Sultan and his entourage had watched the persecution of Christians to each other with astonishment.