Naum Tiyatrosu

Naum Tiyatrosu Beyoğlu İstiklâl Caddesinde, girişindeki belli belirsiz bir plâkette yazdığı gibi Çiçek Pasajı’nın olduğu yerde bulunuyordu. 1840-1870 arasında 30 yıl hizmet verdi. 5 Haziran 1870 deki büyük yangında tamamen yok oldu. Yangından sonra Hristaki Zoğrafoz tarafından satın alınan arsa üzerine “Cité de Pera” adıyla bir alışveriş merkezi yapılmıştır. Yani Müslüman halkın deyimiyle “Çiçek Pasajı”.

Tiyatro ilk kurulduğu yıllar, repertuarın İtalyan ve Fransız bestecilerinin eserlerinden oluştuğu için, İstanbul’un elit gayr-ı müslim tabakasına ve yabancılara hitap ediyordu. Sultan Abdülmecid’in Tiyatroya olan ilgisi ve cömertçe yaptığı bağışlar ile asker-sivil Osmanlı bürokrat ve aydınlar tarafından da rağbet edilen bir haline gelmiştir. Tiyatroda meydana gelen kimi olaylar Londra, Paris, Viyana ve hatta New-York medyasında geniş yer bulmuştur.

Osmanlı’da Saltanat Makamı’nın batı müziğine olan ilgisi, Sultan II.Mahmud’un Giuseppe Donizetti’yi Saltanat Bandosuna baş usta olarak atamasıyla başlar. Vefat ettiği 1856 yılına kadar İstanbul’dan hiç ayrılmayan Donizetti Paşa’nın, batı müziğini Osmanlı elitlerinin ilgisine sunması, normal vatandaşlarca pek rağbet gördüğü söylenemez. Refik Ahmet Sevengil; 1748 de Osmanlı’nın Viyana Sefiri olan Mustafa Hattî Efendi’nin, İmparator I.Franz tarafından operaya davetinden sonra hissettiklerini hatıratında şöyle anlattığını yazar. “İskendernâme ve aşka dair hikâyelerle insanın sabr-u sükûnunu yıkub kavuran oyunlardı.” O dönemin en önemli müzik olayı ise Sultanın Sarayda yanlızca kadınlardan kurulu “Fanfarlar Orkestrası” nın kurulmasıdır ki o devirde böyle bir kuruluşun dünyada bir eşine daha rastlanmamıştır. Hekimbaşı İsmail Paşa’nın kızı Leyla Hanım (Leyla Saz)’ın haremdeki hanımlardan oluşturduğu bu hanımlar Bandosu yalnız Padişah Sarayı için değil zamanla Konaklar için de müzisyen yetiştirmiştir. II. Mahmut’un kızı Adile Sultan şefliğindeki Saray Orkestrasında viyolonsel, klarnet, obua, musikâr, zither, kopsa gibi sazların bulunduğu bilinmektedir.

Michel Naum, Osmanlı Vatandaşı, Halep’li bir katolikti. Cadde-i Kebir (Pera)’de Mekteb-i Tıbbiye-yi Adliye (daha Sonra Galatasaray Lisesi) nin tam karşısındaki ahşap konağı 1831 deki yangında kül olmuş, arsası ise at ve ip cambazlığı yapan yabancı gruplara kiraya veriliyordu. Bu bölgede o zamanlar, derme çatma ahşap yapılı birkaç tane daha cambazhane ve sirk alanı vardı. II.Mahmud döneminde Saraylı hanımlar öküz arabasıyla Cambazhanenin parterine kadar girmişler ve arabadan hiç inmeden gösteriyi seyredip dönmüşlerdi. Aynı günlerde Arnavutköy’de, Paşa Konaklarında, Hanedan mensuplarının Saraylarında (Abdülmecid’in Kız kardeşi Atiye Sultan gibi) illizyon gösterileri yapan İtalyan Sihirbaz Giovanni Bosco, bu gibi gösteri sanatlarının ekonomik potansiyelini görmüş olacak ki, 1840 ta, Naum’ların yanmış konaklarının arsasına ahşap platformlu bir tiyatro inşa eder. Basco Tiyatrosu perdelerini Vincenzo Bellini’nin “Norma” trajedisi ile açar. Dört yıl boyunca Bosco’ nun iyi iş yaptığını gören Naum Kardeşler1844 de buraya daha derli toplu bir tiyatro yaparak işletmeye karar verirler. Sonrasını Ceride-i Havadisten okuyalım: “Tütüncüoğlu Naum, külliyetli masrafla tiyatrosunu bir âlâ ta’mîr-ü termîm eyleyüb Avrupa’dan pek râbutalı baştan başoyuncular getürülerek geçen pazartesi gecesi oyuna başlamışlardır.”

Naum Tiyatrosu 22 Aralık akşamı Donizetti’nin “Lucrezia Borgia”sı ile açılır. Daha sonra 1847 de, kariyerinin en parlak döneminde Giuseppe Verdi’nin “Ernani”si, New-York’tan bir yıl önce Naum’da sahnelenir. Ancak Aynı yıl İngiliz Büyükelçiliği yakınlarında çıkan bir yangında, Elçilik Binası ile beraber Tiyatroda yanmıştır. Yangından sonra Sultan Mecid, mağdur olan sanatçılara 10 bin kuruş, Tiyatronun yeniden yapılabilmesi için de Naum’lara 50 bin kuruş bağışta bulunmuştur. Yeni bina Avrupa’daki emsallerini aratmayacak kesme taştan ve son derece lüks olarak inşa ve dekore edilmiş. Öyle ki iç duvarlar altın varak kaplama süslerle koltuklar ince ipek kumaştan tezyin edilmiş, Sultan için, özel bir kapıdan girilebilen Hünkâr Locası yapılmıştır. 860 bin kuruşa mal olan yeni bina sahnesini 4 Kasım 1848 de Verdi’nin “Macbeth” operasıyla açmıştır. Aynı yıl Aralık ayında Sultan Mecid, Cuma namazından sonra habersiz olarak yeni Tiyatroyu görmeye gitmiş, bina ve dekorasyonu ve özellikle dekorları indirip kaldıran mekanizmayı çok beğenmiş, ertesi yıl şubat ayında mahiyeti ile birlikte Hünkâr Locasından temsil seyretmeye gelmiştir. Dinlediği 2 perdelik opera eserini çok beğenir ve ayrılırken sanatçılara 50 bin kuruş ihsanda bulunur.

1849-50 yıllarında İstanbul, Avrupa’daki Monarşi karşıtı ayaklanmalar nedeniyle ülkelerinden kaçan bürokratlar, sanatçılar ve aydınlarla dolmuştur. Bu Avrupalı kalabalığı Naum Tiyatrosunun aynı zamanda Balo Salonu olmasına yol açmıştır. 1849 tarihli gazeteler Naum’da sabahın dördüne kadar süren balolar ve yaşanan olayları anlatmışlardır. Sultan Mecid 26 Mart 1851 de istikbâlin üç padişahı; V. Murat, II. Abdülhamit ve V. Mehmet ile yine habersiz olarak, halkla beraber gösteriyi izlemiştir.
Sultan Mecid 25 Haziran 1861’de 38 yaşında aniden vefat eder. Güreş ve cirite meraklı, alaturka Abdülaziz Sultan olur. İtalya Birleşik Krallığı’nın 1. Kuruluş yıldönümü için Naum’da Büyük bir yemekli gösteri düzenlenir. Opera temsilinin hemen arkasından masalar kurularak yemeğe geçilir. Sultan Aziz ve Kral Emaunelle şerefine kadehler kaldırılır. Bu kutlamanın coşkusu Fransız L’İllustrasion dergisine kapak olur.

Alaturka Sultan olarak bilinen Abdülaziz 1868 de, tüm Cadde-i Kebir’in pırıl pırıl aydınlatıldığı, caddeye serilmiş halılar üzerinden geçerek Naum’a gelir, akşam 11 e kadar burada kalır ve temsilleri çok beğendiğini söyleyerek, sanatçılara l.000 lira ihsanda bulunur. 1870 balolar dönemi olur. Genelde Müslüman Devlet Erkânının himayesinde yapılan bu baloların en ilgici, Mısır Prensi Mustafa Fazıl Paşa’nın himayesinde, yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı “maskeli kıyafet balosu” dur.

5 Haziran 1870 Pazar günü Valideçeşme’de bir Macar göçmenin evinde başlayan yangın, biranda tüm Tarlabaşı’nı sarmış, akşamüstü Taksim’e ulaşmış, buradan İstiklâl caddesinde sağlı sollu bir alev tüneli haline gelmişti. Alevlerden fırlayan bazı yanmış tahta parçaları daha sonra Bakırköy’de bulunmuştur.

5 Haziran tarihi aynı zamanda günü gününe Tiyatro’nun kurucusu Michel Naum’un ölüm yıldönümüdür.

Naum Theater

Naum theater was at Beyoğlu district, İstiklal Street entrance, as written on a vaque plaque, where Çiçek pasajı (Flower passage) takes place. Theater served 30 years between 1840- 1870. İt was completely destroyed in the great fire on June 5,1870. After the fire Hristaki Zogforoz bought the land and a shopping center named “cite de Pera” was built on the land. Muslim people named the shopping center as Çiçek pasajı.
Since the theater formed its repertoire from the works of İtalian and French composers, in the first years of its establishment, it was attracted the attention of non muslims and foreigners in İstanbul. Sultan Abdülmecit’s interest in theater and his generous donations, made military and civilian Ottoman bureaucrats and intellectuals interested in theater. Some events that took place in the theater found wide coverage in the London, Paris and even Newyork press.
The Ottoman Sultanate’s interest in western music has begun with Sultan II. Mahmut’s appointing Giuseppe Donizetti to the sultanate band as master. Donizetti stayed in İstanbul and worked for the sultanate band up to his death. He died in 1856. Not the people of İstanbul but elites favored his music. Refik Ahmet Sevengil had written that in his memoir, Mustafa Hatti Efendi who was the Ottoman ambassador of Vienna told how he felt after being invited to the opera by Emperor I. Franz: “İskendername and the stories about love challenged my patience and calm”.
The most important musical event of that period was the establishment of a women’s orchestra “Fanfarlar orchestra” in the Palace Harem. At that time women’s orchestra was the only one in the world. Hekimbaşı Ismail pasha’s daughter Leyla hanım’s (Lady Leyla Saz) orchestra formed by the women in Harem trained musicians for both palace and the mansions. Sultan II. Mahmut’s daughter Adile sultan was the chief of the orchestra and such as violoncello, clarinet, obua, flute, musical instruments were in the orchestra.
Michel naum was Ottoman citizen catholic from Aleppo. His mansion was in Cadde-i Kebir (Pera) in front of Mekteb-i Tıbbiye-yi Adliye (after Galatasaray high school). The mansion was burnt in 1831. The land of burnt mansion was rented to foreign groups of acrobats and tightrope walkers. At that time in this region there were some wooden uncareful acrobat and circus places. One day in sultan II. Mahmut’s reign, women from Harem went there with a tally coach to watch the acrobats. In the same days İtalian magician Bosco was performing arts, at Arnavutköy at some Pasha mansions and at the Ruler’s Palace. Bosco saw the potential of performing arts and constructed a wooden theater to Naum’s land in 1840. Bosco started the theater with Vincenzo Bellini’s Norma tragedy. Naums who saw the Bosco was doing well for four years decided to run a more proper theater here. We can read the opening of the theater from the news-paper Ceride-i Havadis: “Tütüncüoğlu Naum, with a big expense maintained his theater and brought performers from Europe and last Monday the play started”. Naum theater started on 22 December 1844 night with Donizetti’s “Lucrezia Borgia” play. After that in 1847 in the prime of his career Guiseppe Verdi’s “Ernani” performed at Naum’s theater one year before Newyork. In the same year with a fire started near the British embassy has burnt British embassy and Naum theater. After the fire Sultan Mecit gave donation 10,000 cents to artists and 50,000 cents to Naums for the building. A new theater was built in a very luxurious way from stone like buildings in Europe. The interior walls were covered with gold leaf and the seats with fine silk cloth. A Sultan’s lodge was built that entered from a special gate. The buildings cost was 860,000 cents and opened with Verdi’s “Macbeth” opera on November 4, 1848. In the same year Sultan went to the theater without notice in December and liked the building’s decoration and the mechanism that lowers and raises the decorations. Next year at February Sultan went to the theater with his entourage to the Sultan’s Lodge, he liked the two-act opera that he watched very much and gave 50,000 cents donation to the artists. Due to the anti-monarchy riots in Europe, İstanbul was full of, bureaucrats, intellectuals, and artists who fled from their countries in 1849-50. This European crowd made Naum theater at the same time a ballroom. Newspapers of 1849 had written the balls ended at four o’clock in the morning and events that lived in the balls. Sultan Mecid watched the performance with people of İstanbul, on 26 March 1851 without notice with three Sultans of future from the royal family V. Murat, II. Abdülhamid, V. Mehmet. Sultan Mecid died at age of 38, on 25 June 1861. After Sultan Mecid, Sultan Abdülaziz became the ruler who was allaturca, keen on wrestling and javelin sports. For the first anniversary of the United Kingdom of İtaly a large dinner show was held at Naum. After Opera performance dinner began. Guests toasted to Sultan Aziz and King Emanuelle. The enthusiasm of this celebration was on the cover of the French L’İllustrasion magasine. Abdülaziz known as the allaturca Sultan, came to Naum theater in 1868 on the carpets laid, brightly illuminated Cadde-i Kebir and stayed here until 11 o’clock at night and said that he liked the performance very much, donated 1000 liras to the artists. 1870 was the year of balls. The most interesting of these balls, which are generally held under the auspices of the Muslim bureaucrats, is the masquerade attended by 3000 people under the auspices of the Egyptian Prince Mustafa Fazıl Pasha.
At June 1870, the fire which started in a house of a Hungarian immigrant in Valideçeşme, immediately reached Tarlabaşı and after in the evening Taksim. Fire spread to the right and left of İstiklal Street. Burnt wood pieces flying out of the flame were later found in Bakırköy. June 5 is also the death anniversary of theater founder Michel Naum.