Sultanın Rüyası

Birinci Dünya Savaşı’ndan bir süre önce İngiltere’deki Portsmouth Tersanelerine sipariş edilen “1.Sultan Osman” ve “Reşadiye” isimli savaş gemileri uzunca bir süre Osmanlı Devleti’ne teslim edilmedi. İngilizler yapımı tamamlana zırhlıları, sözleşme hükümleri aksine, ödemelerin aksamasını bahane etmişlerdir. Rauf Bey İngiltere’ye giderek vadesi gelmeyen ödemeleri de bizzat kendisi yaparak teslimatı beklemeye başlamıştır. Bu gemilerin alınabilmesi için yeterli bütçe olmadığından geniş çapta bir bağış kampanyası düzenlenmiş, o zamanın olanaklarıyla kahvelerde, halkın toplu olarak bulunduğu yerlerde, müsamere ve eğlencelerde sürekli olarak para toplanmıştır. Bayram gibi vesilelerle öğrencilerin ellerine kumbaralar veriliyor ve bu kumbaralarla para topluyorlardı. Önemli para yardımlarında bulunanlara “Donanma İane Madalyası” adı altında bir de madalya veriliyordu. Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere savaşa girmeden 1 Ağustos 1914’te Sultan Osman zırhlısını alabilmek için borcu olan 649.647 sterlini ödedi. Osmanlı yönetimi parayı yatırınca gemi inşaat şirketinin müdürü Rauf Orbay’a “Anlaşılıyor ki bu ödeme, Osmanlı savaş gemisi Sultan 1. Osman’a Türk Sancağının çekilmesi ile ilgilidir”” demişti.
İngilizler para yatmadan çok önce gemilere el koymayı kararlaştırmışlardı. Şirket yöneticilerinin de durumdan haberi vardı. 31 Temmuz 1914 günü şirket yöneticilerine, İngiliz Bahriyesinden şöyle bir yazı gönderilmişti: “”Majestelerinin Hukuk Dairesi ile yapılan görüşmeler neticesi hükümetin, içinde bulunduğumuz şartlar gereği, inşa etmekte olduğunuz gemileri bir başka devlete teslim etmenize izin vermenin mümkün olamadığını bilgi edinmenizi rica ederiz.””
İngiliz aldatma ve oyalamaları 28 Haziran 1914 e kadar devam etti. Bu tarihte bir Sırplı ’nın, işgalci Avusturya Macaristan veliahtını Saraybosna’da öldürmesi İngilizlerin çok işine geldi. Sonrası malum.
1914 İngiltere deniz kuvvetlerinin komutanı Winston Churcill hatıralarında gemilerin gasp edilmesi olayını şöyle anlatır: “”İngiliz donanması Savaş düzeninde denize açılmıştı. 28 Temmuz’da Türk zırhlılarının ikisinin de Kraliyet Donanması’na katılmasını talep ettim. Tyne Nehri’nde demirlemiş bir Türk nakliye gemisi, 500 gemici ile birinci zırhlıyı almak üzere bekliyordu. Türk kaptan geminin teslimi için acele ediyor geçikmenin devamı halinde gemiye zorla binip Türk bayrağını çekeceğini söyleyerek gözdağı veriyordu. Bu kargaşa altında 31 Temmuz da kendi sorumluluğum altında, Türkler tarafından gemiye el konulma teşebbüsü olursa bunun gerekirse silah kullanılarak önlenmesini emrettim. Buna İngiliz Kraliyet Donanmasının çıkarları için başvurdum. İki Osmanlı zırhlısının İngiliz donanmasına katılması İngiltere’nin milli çıkarları için gerekliydi. O günlerde İngiliz Bahriye Nezareti’nde ve hatta tüm İngiltere’de hiç kimse Türkiye’nin niyetlerinden ve bu gemilerin savaş halinde ne gibi bir rol oynayabileceğinin farkında değildi. Türk zırhlılarını teslim etmeyerek beklenenden daha iyi bir iş yaptık”.
Rauf Orbay ise Hatıralarında bu vahim olaya değinerek : “”Geminin son taksiti olan 700 bin lira da vadesinden önce ödenmişti. İngiliz Şirketi yetkilileri teslimattan önce yapılması gereken birtakım test işlemlerinden bahsediyorlardı. Gemileri teslim alabilmek için bahsettikleri bu testlerin bir kısmından da vazgeçtik. Gemi İnşaat Firması yetkilileri ile 2 Ağustos 1914 günü geminin bize teslimi konusunda mutabık kalmıştık. Fakat parayı verdiğimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancak çekme töreni zamanından yarım saat evvel İngilizler, “1.Sultan Osman” ’a el koydular.””
İngiltere’nin Türk gemilerine bu şekilde el koyması Londra Büyükelçisi Tevfik Paşa tarafında Bab-ı Aliye iletildi. Osmanlı Hükümeti olayı protesto edip, 5 milyon lira bedel ve 1 milyon lira zarar ziyan talebinde bulundu. Tabii ki hiçbir sonuç alınamadı.
İngilizler parası ödenmiş Türk zırhlılarını bu yolla ele geçirdikten sonra, her iki geminin de isimlerini değiştirerek kendi donanmalarına kattılar.
Aslında bu gecikmenin ardında yatan neden çok başkaydı: Büyük bir savaşın çıkması yönündeki beklentiler ve özellikle Rusya’nın 1914 yılında Boğazları ele geçirmek için yaptığı gizli planlardan haberdar olan İngiliz hükümeti, Osmanlı Devleti ile Almanya arasındaki yakınlaşmayı gözlemliyor ve buna göre hareket ediyordu. Almanya ile Osmanlı Devleti arasındaki ittifak resmi olarak kesinleştiği sırada, İngiltere çoktan Rusya ile anlaşmış ve Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı ittifakının karşısına geçmişti. Bu durumda Boğazların savunmasında hayati rol oynaması beklenen yeni gemilerin teslim edilmesi imkânsızlaşmıştı. Zira İngiltere de Rusya gibi Boğazlar’a çıkarma yapma hesabındaydı. Nitekim Çanakkale Savaşları İngiltere’nin gerçek niyetlerini ortaya koymuştur. Bu nedenle sipariş edilen ve parası son kuruşuna kadar ödenen gemiler hiçbir zaman Osmanlı Devleti’nin eline geçmedi ve bu olay yaşlı Sultan Reşad için bir rüya olarak kaldı. Sultan 3 Temmuz 1918 de vefat etti.

Sultan’s Dream

THE SULTAN’S DREAM

Before 1.World War the battleships  “I. Sultan Osman” and “Reşadiye” were not delivered to the Ottomans for a long time. The British  used the delay of payments as an excuse contrary to the contract provisions. Raif Orbay went to England, made the overdue payment himself and waited for the delivery. There was not enough budget to buy these ships. A large donation campaign was organized. With the possibilities of that time, money was  collected in cafes and entertainments, in places where people were gathered, for a long time. Navy donation medals were awarded to those who made substantial donations.

On August 1, 1914 before England entered the war Ottoman Empire paid 649,647 pounds to buy the “I.Sultan Osman” battleship. When the Ottoman administration invested the Money, the director of the ship building company said to Rauf Orbay, “it seems that this payment is related to raise  the Turkish flag on the Ottoman warship  “Sultan I. Osman”. The British has decided to seize the ships long before the money was paid. The company executives were aware of  the situation.

On July 31,1914 the following letter was sent to the company executives from the British navy: “ As a result of the negotiations with the Royal Law Office, the government would not be allowed to deliver the ships you were building, to another state due to the conditions we are in.” British deception and distraction continued until June 28, 1914. On this date a Serbian killing the invading Austrian-Hungarian crown prince in Sarajevo was beneficial to the British. The First World War was started on that day.

British naval commander Winston Churcill described the usurpation of the ships in his memoir: “British Navy was sailing in battle order. On  july 28,1914, I demanded that Turkish battleships be given to the Royal Navy. On the river Tyne an anchored Turkish merchant ship was waiting to receive the  first warship with 500 sailors. The Turkish captain was in hurry to deliver the ship, threatening that if the delay continues he would forcibly board the ship and fly the Turkish flag. In this turmoil on July 31, on my own responsibility, if there is an attempt to seize the ship  by the Turks, I ordered that this be prevented by using weapons if necessary. I applied for it in the interests of the British royal navy. It was necessary for British national interests that two Ottoman warships joined the British navy. In those days no one in the British navy, even in the whole England was aware of Turkey’s intentions  and what role these ships would play  in the war. We did a better job than expected by not delivering the Turkish battleships.”

Rauf Orbay mentioned this serious event in his memoir: “ The last installment of the ship 700,000 liras  was paid before the due date. British company officials were talking about the tests that should be done before the delivery. We gave up some of those tests in order to receive the ships. We agreed with the shipbuilding company officials to deliver the ship to us on August 2, 1914. But half an hour before the scheduled flag ceremony for the day after we gave the money, the British seized  the “I. Sultan Osman” ship. England’s seizure of Turkish ships in this way was reported to the Bab-ı Ali (Ottoman government) by the London ambassador Tevfik Pasha. The Ottoman government protested the event and demanded 5,000,000 liras price and 1,000,000 liras of damage fee. Of course no results were obtained. After the British captured these already paid battleships in this way, they changed their names and added them to their own navy.

 Actually  the reason for this delay was very different.  The British government should be aware of  expectations for a great war to break out and especially the secret plans made by Russia in 1914 to seize  the Bosphorus and Çanakkale channels. They were observing  the convergency between Germany and Ottoman Empire and were acting accordingly. By the time the alliance between Germany and Ottoman Empire was finalized, Britain  had already made an agreement  with Russia.  Britain was against  the alliance of Germany Austria-Hungary and Ottoman Empire. In this case the delivery of the ships expected for the defense of the straits became impossible. England wanted to seize these straits like Russia, thus Çanakkale wars indicated the real intention of England. For this reason the ordered ship whose price was paid could not be obtained by Ottomans. This event remained a dream for the old Sultan Reşad. The Sultan died on July 3, 1918.